Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, koronavirüs vaka sayısı, yoğun bakım hasta sayısı ve entübe hasta sayısında artış yaşanan Diyarbakır’da, pandemi hastanesine dönüştürülen Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli Anestezi ve Yoğun Bakım Uzmanı Yardımcı Doç. Dr. Hakan Akelma, yoğun bakımda koronavirüs tedavisinde verdiği mücadeleyi anlattı. Pandemi hastanesinin yoğun bakımında salgının başlamasından bu yana görev yaptığını belirten Akelma, yoğun bakıma giren hastaların yanlarındaki hastaların ölümlerine tanık olduklarında yüzlerinde pişmanlık ifadesi oluştuğuna dikkat çekti. Koronavirüse yakalanan genç bir hastasından söz ettiği sırada elleri ve sesi titreyen Akelma, bu hastanın ‘Ölmek istemiyorum’ diyerek yatağını parçaladıktan 3 gün sonra yaşamını yitirdiğini güçlükle anlattı.
Akelma, tedavide yaşam mücadelesini yitiren hastalarının yüzlerinde pişmanlık olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
“Anestezi ve reanimasyon uzmanı olarak pandemi hastanesinde salgının ortaya çıkmasından bu yana yoğun bakımda çalışıyorum. Çok hasta türü gördüm. Özellikle Mayıs ayından sonra sıcakların etkisiyle hastalığın azalacağını düşünüyorduk. Fakat yaz ayına gelmemizle birlikte kötü bir tabloyla karşılaştık. Genç hasta da gördüm yaşlı hasta da gördüm. Çoğu ciddi solunum sıkıntısı çekiyordu. Özellikle genç bir hastamız vardı, 55’lerde solunumu vardı, normal bir insan 12 soluk alır. Her an öleceğini hissederek soluk alıyordu. Ben de onu yatıştırmaya çalışıyordum. O hastaları halkımızın görmesini isterdim. Çok büyük bir pişmanlık vardı yüzlerinde. Yine bir başka hastamız vardı, ‘Ölmek istemiyorum’ diyerek yatağı parçaladı, kendindeki bütün kataterleri çekti, şuuru gitti ve biz o hastamızı 3 gün sonra kaybettik. Bu şekilde deliryuma giren hastalarımız oluyor. Özellikle birçok hastamızda aşırı ajitasyon, aşırı ölmeme isteği ve ölüm korkusu onları resmen sarmalıyor ve yaptıklarına çoğu da pişman oluyor. Hemen yanı başındaki hastalar ölüyor, bunun farkına varıyorlar, bu da onlarda ciddi bir pişmanlık oluşturuyor.”
Bir hastasıyla tedavi sürecinde yaşadıkları anı anlatırken sesi ve elleri titreyen Akelma, “Bir hekim olarak hastalara annem, babam, kardeşim gibi yaklaşıyorum. Özellikle bir genç hastam vardı. Hani ‘erkekler ağlamaz’ deniyor ya, ağlayabildiğimi gördüm. Ona, ‘Fatma hadi güçlü ol, kendini topla’ dediğimde, şu an bile ellerim titriyor, üzüntü duyuyorum, sesim de titredi özür dilerim. Gerçekten Fatma’nın hayatta kalması için çok mücadele verdim, çok uğraştım, o duygular anlatılmaz, bir annenizi bir babanızı yanınızda çırpına çırpına ölmesini görmek sizi üzüyor. O çırpınışlarında elinizden geleni yapıyorsunuz. Entübasyon yapıyorsunuz, her türlü cihazı takıyorsunuz, birçok müdahaleyi yapıyorsunuz ama bir noktadan sonra bu meret çok kötü, akciğeri harap edecek düzeye getirdiğinde hastaya yapabileceğiniz bir şey olmadığını anladığınızda gerçekten büyük bir hayal kırıklığına uğruyorsunuz. Çok hasta gördüm ama koronavirüs gibi beni etkileyen, beni sarsan bir hastalık görmedim. Hastaların periferlerinde siyahlık oluşuyor, morarma oluşuyor, oksijen gitmiyor dokularına, ayaklarına, ellerine, yüzlerine, ve hastaların o haldeki durumu sizi çok ürkütüyor ve üzüyor. Ben hemen hemen her hastam öldüğünde günlerce psikolojik olarak kendimi toparlamaya çalışıyorum” dedi.
Koronavirüsten korunmada meskenin önemine dikkat çeken Akelma, maskenin insanı yoğun bakıma girmekten koruduğunu söyledi. Tedavi sürecinde tanık olduğu anları anlatan Akelma, “Kısmen olsa vakalarda artış var, bu artışın nedeni kurallara uymamaktır. Özellikle bu kuralların içerisinde maske çok önemli. Gerçekten sokakta maske takmayan çok insan var. Küçücük bir bez parçası sizi gerçekten yoğun bakıma gitmekten, yaşlılarınızı öldürmekten koruyor. Bu çok önemli bir şey. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Bu hastalıktan muzdarip olan aileler biraz daha temkinli ve biraz daha kurallara uyuyor hale geliyor. Ama hiç yaşamamış kişilerde maalesef bir rehavet var. Benim yerime yoğun bakıma girselerdi ve görselerdi, inanın evlerinden bile çıkmazlardı” diye konuştu.
Hem ablası hem de hekim arkadaşı koronavirüse yakalanan Akelma, virüsün onların akciğerlerinde yarattığı tahribatı, tomografi üzerinden gösterdi. Ablasının evde tedavisinin devam ettiğini söyleyen Akelma, hekim arkadaşını yoğun bakıma kaldırdıklarını ifade ederek, sözlerini şu şekilde tamamladı:
“Koronavirüse yakalanan ablamı Eğitin ve Araştırma Hastanesi’ne getirdim. Bazı tetkiklerini yaptık ve tomografisini çektik. Ablam ayakta duracak halde değildi. Bir iki defa düşer gibi olunca, tekerlekli sandalyeye almak zorunda kaldık. Güçlü biriydi fakat bu hastalık onu o kadar tahrip etmişti ki, yerden kalkacak durumda değildi. Ablamın çekilen tomografisinde buzlu cam görüntüsü çok bariz bir şekilde görünüyor. Akciğeri tahrip etmesine rağmen öksürük bulguları yoktu, bu çok ilginç geldi bana. Bu durum, koronavirüs hastalığının daha bilinmeyen birçok yönünün olduğunu gösteriyor bize. Koronavirüs hastalığı akciğerde periferde başlıyor, aşağı doğru da bronşlarını doldurmuş ve neredeyse hepsini kaplamış. Benim hekim arkadaşım da Kovid-19’dan dolayı evden takip ediliyordu. Onun da akciğer grafisi burada, oksijen doygunluğu azalmıştı. Onda da buzlu cam görüntüsü neredeyse tamamını kaplamış vaziyette ve akciğerinin ne kadar tahrip olduğunu görüyoruz. Onu yoğun bakıma yatırdık.”
DHA
GÜNÜN ÖNEMLİ HABERLERİ
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.